CAESAREA (KAYSERİ) KENTİ SİKKELERİNDE ARGAİOS (ERCİYES) DAĞI ZİRVESİNDE GÖSTERİLEN TANRI TASVİRİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

 

CAESAREA (KAYSERİ)  KENTİ SİKKELERİNDE ARGAİOS (ERCİYES) DAĞI ZİRVESİNDE GÖSTERİLEN TANRI TASVİRİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

 

Doç Dr. Ayşe Fatma EROL*- Begümay AKBAŞ*

ÖZET

Argaios, Kappadokia Bölgesi’nde bulunan önemli bir dağdır. Antik Dönemde bölge halkı için önemli bir kült olmuştur. Sikkeler üzerinde Argaios betimleri ilk defa Kappadokia Krallığı Döneminde görülmektedir. Bu dönemde zirvede yalnızca kartal betimleri bulunmaktadır. Bölgenin Roma egemenliğine geçmesi ile sikkeler üzerinde Argaios dağının zirvesinde ayakta bir tanrı betimi görülmeye başlanmıştır. Bu betim Caesarea darphanesinin çalıştığı dönem boyunca sıklıkla görülmektedir. Argaios’un zirvesinde betimlenen tanrı araştırmacılar tarafından birden çok tanrı ile ilişkilendirilmiştir. Bunlar arasında; Zeus, Helios, tanrısallaştırılmış imparator, dağın geniusu ve Mithras bulunmaktadır. Kayseri Arkeoloji Müzesi’nde bulunan yeni bir sikke tipi zirvede bulunan tanrının tanımlanması açısından farklı bir bakış açısı sunacaktır. Bu sikke ile birlikte imparator kültünün Argaios ile bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır. Kappadokia Krallığı Döneminde zirvede gösterilen kartal, zirvedeki tanrı betiminin Zeus’la ilişkili olduğu fikrini akla getirmektedir. Ancak Roma Dönemi sikkelerinde betimlenen tanrı figürü, ikonografik açıdan Helios ile oldukça uyuşmaktadır. Bölgede bulunan epigrafik veriler, Mithras kültünün bölgedeki varlığını kanıtlar niteliktedir. Veriler harmanlandığında, zirvedeki tanrının Helios-Mithras ile senkretik bir yapı içinde betimlendiği göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Kappadokia Bölgesi- Caesarea Kenti- Argaios - Helios- Sikke

 

GİRİŞ

Eski Çağda Kappadokia Bölgesi’nde, Argaios (Erciyes) dağının eteğindeki vadide konumlanan Caesarea antik kenti, günümüzde Kayseri sınırları içinde yer almaktadır. Kent konumundan dolayı antik dönemde “Καισάρεὠν τὠν πτὀς τᾠ Ἀργαἰῳ” (Argaios yanındaki Caesarea) olarak anılmıştır (Sydenham 1978:23).

Argaios (Erciyes Dağı) Kappadokia Bölgesi’ndeki en yüksek volkanik dağdır. Strabon kayıtlarında; Argaios’un ormanlık bir alanla çevrili olduğunu, ancak söz konusu alanın aşağı kesimlerindeki volkanik arazide ateş çukurları ve soğuk su kaynakları olduğundan söz etmekte,  ormanlık alanların varlığından dolayı kerestenin kolay sağlanabildiğini belirtmektedir (Strabon. 12.2.7).     

Caesarea kenti, Roma imparatorluk Döneminde Kappadokia Bölgesi’nin başkenti konumundadır. Kent önceleri Mazaka ve Eusebeia adını kullanmıştır (Sydenham 1978: 2). Kappadokia Krallığı’nın son kralı Arkhelaos Döneminde, Augustus’u onurlandırmak için kente Caesarea adı verilmiştir (Wroth1911: xxxıv).

Roma İmparatorluğu, Anadolu kentlerine yerel bronz sikke basma izni vermiştir. Ancak doğuda resmi darphane görevi üstlenen ve gümüş sikke basan üç merkez bulunmaktadır. Bunlar; Mısır'da Alexandreia, Suriye'de Antiocheia ve Kappadokia’da Caesarea'dır. (Karwiese 2004: 102). Caesarea hem gümüş, hem de bronz sikkeler basmıştır. Caesarea darphanesi, imparator Tiberius Döneminden, Trebonianus Gallus Dönemine kadar aktif kalmıştır (Tekin 1998: 215).

Kappadokia Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırına yakınlığı nedeniyle askeri öneme sahip bir bölge olmuş, imparator Vespasianus Döneminde barbarların saldırılarından korunmak için Melitene ve Satala’ya sürekli garnizon yerleştirilmiştir (Ergin 2009: 484).  İmparator Traianus Parthlara karşı yaptığı seferde Kappadokia’yı tampon bölge olarak kullanmıştır. İlerleyen süreçte Parth tehlikesi bölgede sürekli etkili olmuştur. İmparator Severus Alexander Döneminde bu tehlike tekrar ortaya çıkmış, ancak Roma bu tehlikeyi geri püskürtmüştür. Ardından III. Gordianus kenti Parthlara karşı korumak için sur inşa ettirmiştir  (Tekin 1998: 221).

 Bu askeri hareketlilik, kentin askeri açıdan stratejik bir konuma girmesine neden olmuştur. Kentin gümüş ve bronz sikkelerinin, imparatorluğun doğu bölgesinde askeri ödemeler yapılması amacıyla kullanılmış olduğu düşünülmektedir (Howgego 1985: 24). Sydenham, imparator Traianus ve Marcus Aurelius Döneminde doğu birliklerine askeri ödemeler yapabilmek için, sikke basımının yapılmış olabileceğini belirtmektedir (Sydenham 1978: 4).

Kentin bronz ve gümüş sikke ikonografisinde en sık kullanılan tasvir tipi Argaios’tur. Argaios Dağı, kentin önemli bir kültü olduğu kadar, aynı zamanda kentin sembolü niteliğini kazanmıştır. Bölgede dağ kültünün Roma Döneminden önce de var olduğu bilinmektedir. Kaniş ve Asur arasındaki anlaşma metinlerinde adı geçen tanrılar arasında bulunan Aşkaşipa Dağı’nın, Argaios olduğu düşünülmektedir (Günbattı 2017:183-4). Bossert, Yazılıkaya’da tanrı Teşhup’un üzerinde durduğu Namni ve Hazzi dağlarından, Namni’nin Argaios olduğunu ve bu ismin Argaios’un Hurrice adlandırması olduğunu önermektedir (Bossert 1954: 135).  Dağın eteklerinde, Tekirbent’te bulunan MÖ. 8. yüzyılın başlarına tarihlendiği düşünülen bir yazıtta,  “Tanrı dağ Harhara” ismi geçmektedir. Buradaki Harhara’nın Argaios olduğu düşünülmektedir  (Baydur 1970: 73).

Argaios, Kappadokia Krallığı’nın son dönem sikkelerinde görülmekle birlikte, Roma İmparatorluğu ile önemi oldukça artmış ve çok sık betimlenmiştir. Argaios’un tapınak içinde, alınlığında ve sunak üzerinde gösterimi, onun tapınım gördüğünü kanıtlamaktadır.

Sikke betimlerinde Argaios, sıklıkla zirvede gösterilen bir erkek tanrı ile betimlenmektedir. Bu tanrının tanımlanması konusunda çeşitli fikirler öne sürülmüştür. Tanrı; Zeus, dağın genuisu, Helios, Mithras ve tanrısallaştırılmış imparator olarak yorumlanmıştır. Bu çalışmada sikke betimlerinde gösterilen söz konusu tanrının ikonografik özelliklerinin değerlendirilmesi ve bahsi geçen tanrılarla ilişkisinin incelenmesi amaçlanmaktadır.

 

Sikke Betimlerinde Argaios

W. Wroth, Caesarea sikkelerinde ayakta durur vaziyette gösterilen erkek tanrıyı, tanrısallaştırılmış imparator olarak değerlendirme eğilimindedir (Wroth 1911: xxxıx). Cook ise, kentin Helenistik dönem sikkelerinden itibaren görülen kartal figüründen dolayı tanrının Hellenistik Dönem Zeus betimlerine uygun olduğunu düşünmektedir. Bazı sikkelerde zirvede gösterilen üç tanrı figürü Zeus ve Dioskurlar olarak yorumlamıştır (Cook 1925: 980). Sydenham, zirvedeki tanrıyı Helios olarak değerlendirmenin yetersiz bir görüş olduğunu ve bunun Argaios’un geniusu olduğunu düşünmektedir. Aynı zamanda zirvedeki figürün yıldız ve hilal gibi göksel figürlerle birlikteliği nedeniyle Mithras ile bağlantısı olabileceğini belirtmiştir (Sydenham 1978: 20). Baydur, bu tanrının dağ-tanrıyı simgelediğini, dağın personifikasyonu olduğunu önermektedir (Baydur 1994;77). Weiß, zirvedeki üçlü tanrı figürünün Septimius Severus ve oğulları Caracalla ve Geta olduğunu önermekte, dörtlü tanrı grubu betimlerinde ise dağ tanrısının imparator ve oğullarını selamladığı şeklinde yorumlamıştır. (Weiß 1985: 46).

Kappadokia Krallık Dönemi sikkelerinde, zirvede bir tanrı yerine kartal figürü kullanılmıştır (Fig1).  Kral Arkhelaos’un Roma kentinde ölmesi ve krallığı Roma’ya bırakmasıyla, Kappadokia Roma eyaleti olmuştur (Tekin 1998:211). Zirvede gösterilen tanrı figürü, Roma imparatorluk Döneminde ilk olarak Tiberius Döneminde basılmış ve bu sikkelerle birlikte ortaya çıkmıştır (Sydenham 1978:3).

               


Fig. 1. Kappadokia Kralı Arkhelaos dönemi                                        Fig.2. Tiberius Dönemi Caesarea Sikkesi (Paris Bnf 244, Eusebeia Sikkesi (Kayseri Arkeoloji Müzesi Env. No. 2108)              http://catalogue.bnf.fr/ark:/12148/cb41765043j)                                                                 

 

                                         

Argaios’un zirvesinde gösterilen erkek tanrı betimi neredeyse tüm Roma İmparatorluk sikkelerinde görülmektedir (bkz. Fig 3).  Bu sikkelerde tanrı, ayakta, cepheden, sola doğru yönelmiş vaziyette ve çıplak betimlenmiştir. Sağ bacağı taşıyıcı işlev görürken, sol bacağı dizden bükülmüş vaziyettedir. Sağ elinde ileriye doğru uzattığı globusu, sol elinde ise asa tutmaktadır. Bazı sikke betimlerinde globus görülmemekle birlikte, elini aynı şekilde ileri uzatır vaziyette gösterilmiştir. Tanrı bazı tasvirlerde ışın tacı ile betimlenirken, ışın tacı olmayan betimleri de sıklıkla görülmektedir. Genelde başı globusa dönüktür (bkz. Fig. 2,3,4).

           


                   

Fig. 3. Nero Dönemi Caesarea Sikkesi                                                     Fig. 4. Hadrianus Dönemi Caesarea Sikkesi

(New York  ANS 1944.100.55173,                                                          (Kayseri Arkeoloji Müzesi Env. No. 2007/306)

http://numismatics.org/collection/1944.100.55173?lang=tr)

 

Septimius Severus ve ardından gelen imparatorlar dönemindeki sikkelerde zirvede üç ya da dört tanrılı figürler bulunmaktadır.(bkz. Fig.5-Fig.13) Bir diğer sikke tipinde ise erkek tanrı, sola doğru bir kaya yığınının (Argaios) üzerinde otururken betimlenmiştir (bkz. Fig. 6). Bu sikkeler de konuyla ilişkili olmaları nedeniyle irdelenecektir.


               


           

      Fig.5. Elagabalus Dönemi Caesarea Sikkesi                                   Fig. 6. Geta Dönemi Caesarea Sikkesi                      

      (Kayseri Arkeoloji Müzesi Env. No. 80-2)                                     (CNG Auc. 84 (5/2010), lot 882

                                                                                     https://www.cngcoins.com/Coin.aspx?CoinID=162504)

Tanrı Betiminin Helios Olarak Değerlendirilmesi

Betimlerdeki tanrı, ikonografik açıdan Helios ile uyuşan benzerlikler göstermektedir (bkz. Fig.3). Helios’un atribüleri arasında globus ve asa bulunmaktadır (Matern 2002: 88). En önemli betimsel özelliği olan ışın tacı, bazı sikkelerde görülmekle birlikte, genellikle betimlerde gösterilmemektedir. Matern, Helios’un en önemli atribüsü olarak kırbacı göstermiştir. Ancak Helios’un bir araba sürücü olarak gösterilmediği ve Anadolu’nun bazı bölgelerinde yerel özellikleriyle kırbaç yerine asa taşır biçimde görülmektedir (Matern 2002: 92). Caesarea sikkelerinde de kırbaç yerine asa ile betimlenmiştir. Helios’un en önemli atribülerinden olan globus sıklıkla betimlerde kullanılmıştır. Globus, güneş tanrısının elinde gökyüzünün, yıldızların ve tüm kozmosun yöneticisi olarak tanımlanmaktadır (Matern 2002: 91). Bazı betimlerde globus tutmaz ancak sol elini yine aynı şekilde yukarıya kaldırır vaziyette gösterilir.

Bir diğer sikke tipinde (bkz. Fig. 6) ise erkek tanrı, sola doğru bir kaya yığınının (Argaios) üzerinde otururken betimlenir. Tanrı belden aşağı kısmı giyimli şekilde betimlenmiştir. Sol kolu dirsekten bükülmüş bir şekilde taşa yaslanır, sağ elinde ise bir defne dalını ileri uzatmaktadır. Sol bacağını ileri doğru uzatmışken, sağ bacağını geri çeker biçimde gösterilir. Bazı betimlerde başında bir ışın tacı bulunurken, bazı betimlerde saçı arkadan toplu şekilde betimlenir. Bu sikke betimi Helios’tan çok Apollon’un betimlerine daha yakın gözükmektedir. Tanrının elinde bulundurduğu defne, Apollon için kutsal bir bitkidir ve Apollon’nun atribüsü olarak kullanılmaktadır (Powel 2018: 197). Sikke üzerindeki tip, Apollon’un bir omphalos üzerinde ya da bir taht üzerinde oturan betimlerine oldukça benzemektedir.[1] Buradaki kaya yığınının, omphalos yerine Argaios’un temsili olduğu düşünülebilir. Çünkü kaya yığını Argaios betimlerine oldukça benzemektedir. Elagabalus’un bir sikkesinde bu tanrının üzerinde Argaios betimi bulunur (bkz. Fig. 7).

Apollon güneşle bağlantılı bir tanrı olmakla birlikte, genellikle ışın tacı ile betimlenmez. Bu tipin zirvede gösterilen Helios ile senkretik bir yapı oluşturması ile ışın tacı eklenmesi olası görülmektedir. Ayrıca Kappadokia Krallığı Dönemi’nde kentte Apollon tapınımı[2] olduğu bilinmektedir (Baydur 1970: 127). Weiß, bölgede çok önceden bilinen Apollon kültü ile Helios’un bağlantılı olabileceğinden söz etmektedir (Weiß 1985: 46. .Helios-Apollon özdeşliğinin MÖ.5. yüzyıldan itibaren varlığı bilinmektedir. Rhodos, Byzantion, Arykanda gibi kentlerde, Apollon ve Helios’a ortak tapınımın olduğu önerilmektedir (Sancaktar 2016: 60). Benzer bir durum Caesarea için de düşünülebilir.

İmparator Elagabalus Döneminde, kaya yığının üzerinde oturan tanrı figürü, iki yanında bezemeli sütunlarla görünmeye başlar ve tanrının üzerinde Argaios betimi bulunmaktadır (bkz. Fig.7). Bazı örneklerde bu sütunlar, üzerinden ışın tacı çıkar şekilde betimlenmektedir. Bunların yüksek baitylos tipi sütunlar olduğu ve güneş tanrısının bir temsili olarak kullanıldıkları düşünülmektedir (Weiß 1985: 42). Elagabalus’un, güneş tanrısının sembolü olan siyah baitylos taşını Emesa’dan Roma’daki Palatinus tepesine getirdiği bilinmektedir. Bu taş, tanrının kült heykeli olarak kullanılmıştır (Rowan 2009: 123). Benzer bir durum Caesarea sikkeleri için de düşünebilir. Bu sütunlu sikke tiplerinin Elagabalus Dönemi ile ortaya çıktığı düşünüldüğünde, bunun Roma etkisiyle Caesarea’da da görülmüş olması olasıdır.

 

     


                                          

Fig. 7. Elagabalus Dönemi Caesarea Sikkesi                                               Fig. 8. Argaios zirveinde Helios’un betimi bulunan

 (BMC 1975,0411.164= RPC VI 6653                                                         bronz ağırlık(True andVermeule, 1974: 126)

 https://rpc.ashmus.ox.ac.uk/coins/6/6653/)                                                    

 

Tanrı Helios ve Mithras İlişkisi

Mithra, MÖ 15. yüzyılda Hindistan’da ve Perslerde görülen antlaşmalardan sorumlu ve güneş ışığı ile ilişkilendirilen bir tanrıdır (Kızıl 2013: 114-115). Roma hakimiyetinde ismi Mithras’tır. Mithras’ın Tarsus’da ortaya çıktığı düşünülmektedir. Hipparkhos, ekinoksların gerilemesini keşfetmiş ve bu bilgi Tarsus’lu stoacılar arasında yayılmıştır. Bunun sonucunda ise yıldızların hareketlerini ve kozmosu yöneten bir tanrı fikri ortaya çıkmıştır. Daha sonra Kilikialı korsanlar tarafından benimsendiği ve yayıldığı düşünülmektedir (Ulansey 1998: 91-93).

Pers inançlarının Kappadokia Bölgesi’nde etkin olduğu bilinmektedir. Strabon, yaşadığı dönemde Kappadokia’da ateş tapınımının devam ettiğinden ve Magi rahiplerinin kurban törenlerinden bahsetmektedir (Strabon XV: 3.15). MS. 4. yüzyılda Caesarea piskoposu, ateş kültü rahiplerinin Kappadokia’nın her yerinde bulunduğundan söz etmektedir (Basilius: 258). Caesarea’nın imparator Severus Alexander Dönemine ait bir sikkesinin arka yüzünde, imparator ateş sunağına sunuda bulunurken betimlenmiştir. Ateş sunağının üzerinde Argaios agalması[3] bulunmaktadır (bkz. Fig.9). Benzer şekilde bir gemma taşında da Argaios önünde ateş sunağı ve iki yanında karşılıklı iki kadın figürü bulunur (bkz. Fig. 10). Bu betimler Argaios’un ateş kültü ile olan ilişkisini göstermektedir.

Strabon, bölgede görülen volkanik ateş çukurlarından bahseder (Strabon XII: 1.7). Argaios dağının volkanik bir yapıya sahip olması, Persler’e ateş kültünün yerleşmesi için uygun bir ortam sağlamıştır (Erol ve Şenyurt 2011: 90). Weiß, Argaios’un volkanik yapısının kült için oldukça önemli olduğunu dile getirmektedir. Argaios’un sunak üzerindeki betimlerinin ateşe benzediğini ve bu sunakların aslında bir ateş sunağı olduğu fikrini dile getirmektedir (Weiß 1985: 40). Caesarea’ya yakın bir konumda olan Bünyan’da bulunan bir ateş sunağında Magi tasvirleri bulunmaktadır (Bittel 1956: 36).

Ariaramneia’da (Faraşa) bulunan çift dilli yazıt ise, Mithras kültünün bölgedeki varlığına önemli kanıt sunmaktadır (Hakman, 2014: 98). Aramice ve Yunanca olan yazıt, Anadolu’da Mithras’ın Perslerle olan bağlantısını göstermesi açısından önemlidir. Yazıtta Ariaramneia’nın strategosu Maiphernes’in oğlu Sagarius’un Mithras rahibi olduğundan bahsedilmektedir. Yazıtın bulunduğu mağaranın bir Mithraeum olduğu düşünülmekle birlikte, bu durum henüz kanıtlanmamıştır (Güran 2010: 18-21).  Camihöyükte gerçekleştirilen kurtarma kazısında Mithras maskesinin bulunması Kappadokia bölgesinde Mithras tapınımı olduğuna önemli bir kanıt oluşturmaktadır (Erol ve Şenyurt 2011: 97).


 

              


                    

Fig.9.Severus Alexander Dönemi Caesarea Sikkesi                               Fig. 10. Akik Gemma Taşı Çizimi                 

(NavilleAuc. 25 (9/2016), lot 261,                                                          (Güler, 1995: 91)

https://www.asiaminorcoins.com/gallery/displayimage.

php?album=284&pid=13676#top_display_media)

 

Mithras, Helios ile ilişkilendirilmekte ve birlikte betimlendikleri örnekler bilinmektedir. Ankyra’dan ele geçen bir yazıtta Mithras ve Helios, senkretik anlamda birleştirilmiştir (Güran 2010: 36). Kentte bulunan bir yazıtta “Sol İnvictus (Yenilmez Güneş), Mithras” yazmaktadır.[4] Roma’da Sol İnvictus kültü, imparator Elagabalus’un Suriye güneş tanrısı Elegabal’i Roma’ya getirmesi ile önem kazanmıştır. Daha sonra imparatorun öldürülmesinden sonra, Aurelianus tarafından Sol İnvictus devletin resmi kültü haline getirilmiştir (Üzüm 2016: 40-41). Aurelianus Sol İnvictus’u, çocuk kurban etme gibi aşırılıkları olan Syrialı Baal tapınımından ayırmak için Mithras’la özdeşleştirmiştir (Matern 2002: 40). Cumont, “Sol Invicus”un doğu kökenli olduğunu ve özellikle Mazdek dogmalarından geldiğini belirtmektedir (Cumont 1903: 98).

Bazı sikkelerde, zirvedeki Helios’un, Mithras benzeri bir şapkasının bulunma ihtimali, bölgede Mithras tapınımının bilinmesinden dolayı olasıdır, ancak bu durum henüz kanıtlanmamıştır. Helios ve Mithras’ın birbirleri ile ilişkili olmalarından dolayı, senkretik bir yapı oluşturmuş olmalıdır. Bunun bir kanıtı olarak sikkelerde bulunan yıldız ve hilal figürlerinin sıklığıdır. Bazı betimlerde zirvedeki tanrının iki yanındaki zirvelerde yıldız ve hilal bulunmaktadır (bkz. Fig. 4). Bu da tanrının kozmosun bir yöneticisi olarak temsil edildiğine işaret edebilmektedir (Sydenham 1978: 20).

Tanrı Betiminin Zeus Olarak Değerlendirilmesi

Kappadokia Krallığının son döneminde sikkeler üzerinde görülen dağın zirvesindeki kartal, Argaios’un Zeus’la olan ilişkisini gösterir (Hakman, 2014: 183-196). Caesarea kentinde Zeus Poliuchos'un tapınım gördüğü bilinmektedir (Sozomenus; V-4). Bölgede birçok kartal heykeli bulunması ve gemmalarda da sıklıkla Argaios’un zirvesinde kartal betimi, kent için önemini kanıtlar niteliktedir. Cook, zirvede bulunan erkek tanrıyı Zeus olarak değerlendirmiştir (Cook, 1925: 980). Asa ve globus Zeus’un da atribülerinden olmakla birlikte, kartal ve Nike bugüne kadar bilinen hiçbir sikkede ayakta duran tanrı ile birlikte gösterilmemiştir. Ancak bir gemma taşı üzerinde (bkz.Fig. 11) ,zirvedeki tanrının sağ tarafında yer alan tepede ağzında çelenk tutan kartal, sol tarafında yer alan tepede ise elinde defne çelengi bulunan Nike betimlenmiştir.

Caesarea’da bulunan bir Zeus heykelciğinde, tanrı tahtta oturur şekilde betimlenmiş,  (bkz. Fig. 12) sol omuzunu ve belden aşağısını ayaklarına kadar örten bir himation ile gösterilmiştir. Sol elinde asa tutması olasıdır. Sağ elinde piramite benzer bir nesne tutmaktadır. True ve Vermeule bu nesneyi, kentin sikkelerinde gösterilen piramitle bağdaştırır. Söz konusu tasvirin Argaios’un stilize edilmiş biçimi olduğu önerilir (True andVermeule 1974: 124,125). Zeus’un saçları bukleler halinde aşağı inmektedir ve sakalları da benzer şekilde bukleli betimlenmiştir. Bu betim sol elinde asa tutması ve sağ elinde ileri doğru bir nesneyi uzatması açısından zirvedeki tanrıya benzer. Aynı zamanda elinde piramit bulundurması, onun Argaios’la ilişkisini göstermektedir. Ancak burada tanrı; yaşlı, yarı giyimli ve sakallı betimlenmiştir. Oysa sikkelerde Argaios’un zirvesinde gösterilen tanrı, genç ve sakalsız betimlenmektedir.

         


                                                      

Fig. 11. Sarı akikten gem taşı                                                             Fig.12. Caesarea’dan Bronz Zeus Heykelciği

             (Baydur, 1994: 7)                                                                               (True and Vermeule, 1974:124)


 

Tanrı Betiminin Tanrısallaştırılmış İmparator Olarak Değerlendirilmesi

Roma’da imparator kültü; Caesar’ın ölümünün ardından tanrısallaştırılması ve ardından da Roma’nın ilk imparatoru olan Augustus’un hayattayken tanrısallaştırılmasıyla ortaya çıkmıştır. İmparatorlar iktidarın onayı ve kuvvetini göstermek için, kendilerini tanrısal bir soya bağlama gereksinimi hissetmişlerdir. Anıları lanetlenmediği sürece, ölen imparatorlar divus statüsü kazanmakta ve tanrısallaştırılmaktadır (Howgego 2013:101-102). Tanrısallaşmış imparator betimlerinin en önemli özelliği, imparatorun gücünün ve kudretinin gösterilmesidir. Bu tip içinde değerlendirilen imparator heykelleri, Roma İmparatorluğu’nun siyasi propagandasının halka aktarılma şekillerinden biridir (Özgan 2013: 14).

Caesarea kenti, Roma egemenliğine imparator Tiberius Döneminde girmiştir. Bu dönemde Batı Anadolu kentleri, imparatora tapınım için yarış halindedir. Caesarea’da da benzer bir durum olduğu düşünülebilir. Macdonald Kinneir, anlattığı efsanede Romalıların dağın tepesinde Tiberius-Caesar’ın ikamet ettiği bir şato inşa ettiklerinden bahsetmektedir. (Kinneir1818: 151-vd.).

Caesarea iki kere Neokoros unvanı almıştır. Bunlardan ilki Septimius Severus Döneminde, ikincisi ise Severus Alexander Dönemindedir (Burrell 2004: 249). Ancak Burrell, neokoros unvanından önce de imparator kültü için bazı uygulamalar yapılmış olabileceğini belirtir. Ankyra’daki bir yazıtta Caesarea’da Commodus için düzenlenen, bir agona katılan sporcudan bahsedilir (Burrell 2004: 248). Caesarea’nın neokoros sikke tiplerinde Argaios’un önünde agonistik urneler ve tetrastylos tapınak görülür (bkz. Fig. 14). Bu dönemde basım görmeye başlayan zirvedeki üç ve dört tanrı figürü tartışma konusu olmuştur (bkz. Fig.5-Fig.13). Bu sikkelerin Septimius Severus ve oğulları Caracalla ve Geta olduğu düşünülmektedir. Septimius Severus kendi döneminde Severus hanedanlığını ön plana çıkardığı için kendi ve varisleri olan oğulları ile bir arada gösterilmiş olabileceği önerilmektedir (Weiß 1985:33). Dörtlü tanrı grubu betimlerinde ise, dağın sağ tepesinde tek bir tanrı, karşısındaki sol tepesinde ise üç tanrı gösterilmektedir (bkz. Fig. 13). Weiß, zirvede gösterilenin tanrının, imparator ve varislerini selamladığı şeklinde yorumlamıştır (Weiß 1985:33). Bu ikonografi, imparator ve ailesi dışında bir tanrının, dağın zirvesinde bulunduğunu kanıtlar niteliktedir.

Elagabalus Dönemi sikkelerinde gösterilen üçlü figürde, aynı şekilde Severus hanedanlığına vurgu amacıyla kullanılmış olabilir. Elagabalus, kuzeni SeverusAlexander’ı evlat edinmiş ve her ikisi de babalarının Caracalla olduğunu söyleyerek tahtta yerlerini güçlendirmek istemişlerdir (O’Grady 2015: 92). Severus Hanedanlığı vurgusu ve tahtta hak iddiası, sikkelerde bu şekilde vurgulanmış olmalıdır.


      


              

Fig.13. Caracalla Dönemi Caesarea Sikkesi                              Fig. 14. SeptimiusSeverus Dönemi Caesarea

(Kayseri Arkeoloji Müzesi Env. No. 4492/1)                            Sikkesi ( Kayseri Arkeoloji Müzesi Env. No. 73/163)

 


Kayseri Arkeoloji Müzesi’nde bulunan bir sikkede (bkz. Fig. 15), Korinth düzeninde distylos bir tapınak içinde ayakta durur vaziyette bir erkek tanrı betimi bulunmaktadır. Tanrının tapınak içindeki tek gösterimidir. Tanrı sol bacağını taşıyıcı olarak kullanırken, sağ bacağını yana uzatmıştır. Sağ elini yukarıya doğru ileri uzatarak selamlama hareketi olan adlocutio yapar, sol elini de dirsekten kırarak yana doğru uzatmaktadır. Sol elin üzerinde yıldıza benzer bir sembol bulunmaktadır. Omuzlarındaki çıkıntılar, üzerinde zırh olduğu izlenimi vermektedir. Başının üzerinde, tapınağın alınlığında Argaios betimi bulunmaktadır. Argaios’un üzerinde zirvede çelenk bulunmaktadır. Bu zirvede bulunan tanrı figürlerine benzememektedir. Tanrı, globus ve asa taşımamakta ve ışın tacı bulunmamaktadır. Septimius Severus Döneminde Caesarea’nın “neokoros”[5] unvanı aldığı göz önünde bulundurulduğunda, bu tanrılaştırılmış imparator heykeli olmalıdır.

Caesarea neokoros sikkelerinde agonistik ödül urneleri arasında tetrastylos tapınak (bkz. Fig. 14) bulunurken, bu sikkede distylos tapınak bulunmaktadır. Ancak Caracalla’nın Septimius Severus’un ölümü üzerine bastırdığı, tapınak içinde “EIΣ EΩNA TOYΣ KYPIOYΣ”[6] lejantlı sikkede (bkz. Fig. 16), tapınağın korinth sütunlu distylos planda olması, bu betimin tanrısallaştırılmış imparator olduğu fikrini güçlendirmektedir. Tapınağın agonistik urneler arasında dört sütunlu gösterilirken, burada iki sütunlu gösterimi, tapınağın içindeki figürü daha net göstermek için sütun sayısının azaltılmasından kaynaklanabilir (Burrell 2004:9). Daha önce yayınlanan neokoros sikkelerinde imparator heykeli betimleri bulunmamasına karşın, bu sikke ile tapınakta bulunan heykel hakkında bir fikir elde edilebilmektedir. Tapınağın alınlığında Argaios agalmasının bulunması da, imparator kültü ile dağ kültü arasındaki bağlantıyı ortaya koymaktadır.

 

      


          

Fig. 15. Elagabalus Dönemi Caesarea Sikkesi                                   Fig.16. Caracalla Dönemi Caesarea

(Kayseri Arkeoloji Müzesi Env. No. 77/666)                                    Sikkesi  (SMB Env. No. 18224032,

                                                                                                            https://ikmk.smb.museum/object?lang=en&id=18224032)

 

 

Tanrı Betiminin Dağın Geniusu Olarak Değerlendirilmesi?

Zirvede betimlenen tanrının dağın geniusu olduğu düşünülmüştür, Ancak dağ tanrısının gösterildiği bir bronz heykelcikte, tanrı dağın merkezinde sakallı olarak betimlenmiştir (bkz. Fig. 17). Dağ tanrıları Antik Yunan’da yaşlı, sakallı ve vahşi betimlenmektedir. Boeotia’daki Thespiai’da Helikon Dağını temsil eden bir kabartmada, dağ tanrısının benzer bir ikonografisi bulunmaktadır (Evans 1935: 607).

Dağ tanrılarının ikonografisinde sakallı ve yaşlı olarak betimlenildiği düşünüldüğünde, bu genç tanrı betimi düşündürücüdür. Tanrının dağla ilişkili olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Ancak zirvedeki tanrı, dağ tanrısı ikonografik özellikleri taşımamaktadır. Tanrı daha çok güneşsel özellikler içermektedir ve göksel sembollerle birlikte betimlenmektedir. Bahsi geçen heykelcikte dağ tanrısı, dağın üzerinde temsil edilmek yerine, dağın merkezinde betimlenmiştir. Tanrı, dağın merkezinde betimlenen globus ve boğa boynuzu şeklindeki tünel ile aynı yerdedir (bkz. Fig 18). Yani dağın zirvesinde betimlenmek yerine merkezine betimlenmiştir.

        


                                        

Fig. 17. Argaios’un temsil edildiği bronz                                     Fig. 18. SeptimiusSeverus Dönemi Caesarea Sikkesi     

 Agalma (Güler, 1995: 96, kat no. 83)                                          (Kayseri Arkeoloji Müzesi Env. No. 81/113)

 

Sonuç

Argaios dağının Hititler Döneminden itibaren dağ tanrı olarak görüldüğü bilinmektedir. Hititler Döneminde dağ tanrıları, gök tanrısı Teşhup ile bağlantı içindedir. Argaios’un da gök tanrısıyla ilişkili olduğu düşünülebilir. Ancak Argaios’a Roma öncesi tapınım ile ilgili kanıtlar oldukça azdır. Ele geçen hiçbir yazıtta ya da antik kaynakta Argiaos’tan, başka bir tanrı ile birlikte bahsedilmemiştir. Ancak Kappadokia Krallık sikkelerinde görülen zirvedeki kartal, Zeus’a işaret etmektedir.

Caesarea’da Zeus’a tapınım olduğu bilinmektedir ve Zeus’un mitolojide dağlarla bağlantılı olarak geçmesi, bu görüşü desteklemektedir. Ancak zirvede betimlenen tanrı ikonografik olarak daha çok güneş tanrıları ile ilişkilidir. Araştırmacılar tarafından yapılan Zeus Argaios tanımlamalarını henüz ispatlayacak bir kanıt bulunmamıştır.

Hellenistik Dönem Caesarea sikkelerinde Argaios’un zirvesinde yalnızca kartal görülmektedir. Ancak Roma Döneminde kartal bir süreliğine ortadan kalkar ve yerini zirvedeki güneş tanrısı almaktadır. Eliade, gök tanrılarının zamanla bitkilerin büyümesi ve bereket ile bağdaştırılan güneş tanrılarıyla özdeşleşmesinden bahsetmektedir (Eliade 2003: 143). Bu nedenle dağda bulunan göksel tanrı, zamanla güneş tanrısı özellikleri kazanmış olabilir. Bir diğer önemli nokta, Roma İmparatorluğu’nun Caesarea sikke tiplerine ne kadar müdahale ettiğidir. Sikkelerin Roma askeri ödemeleri için kullanımı ve resmi darphane olması, sikkeler üzerindeki tiplerde Roma’nın müdahalesini destekler. Sikkeler, Roma askerleri arasında siyasi propagandanın yayılması için bir zemin oluşturmuş olmalıdır.

 Bu dönemden ele geçen sikkelerde Argaios zirvesinde gösterilen imparatorun, bölgenin hakimi olarak betimlenmiş olma ihtimali vardır. Tiberius Döneminde Anadolu kentlerinin imparator tapınakları için yarışa girmiş olması, bu fikri desteklemekle birlikte, net bir kanıt bulunmamaktadır. Elagabalus Dönemine ait bir sikkede, tapınak içerisindeki imparator heykeli zirvedeki tanrıya benzememektedir. İmparator heykelinde globus, asa ve ışın tacı bulunmaz ve imparator zırhlı betimlenir. Alınlıkta bulunan Argaios betimi ise imparatorluk kültü ile Argaios arasında bir bağlantı bulunduğunu gösterir. Ancak kentte tapınım gören tanrıların birçoğu Argaios’la birlikte betimlenmiştir. Üçlü ve dörtlü tanrı gruplarının ise imparator ve ailesi olması oldukça mantıklıdır. Caesarea kentinin bu dönemde neokoros unvanını almış olması ve Severus taraftarı olduğunu gösterdiği için Philedelphia Severeia adlı agonistik oyunlar düzenlemesi, bu görüşü desteklemektedir. Bu noktada önemli olan dört tanrı betimlerinde imparator ve varislerini, dağda bulunan tanrının selamlamasıdır. Burada imparator ailesinden ayrı bir tanrı bulunmakta ve üçlü tanrı grubundan farklı yerde temsil edilmektedir. Ancak tanrılar ikonografik olarak aynı betimlenmişlerdir. Buradan anlaşılacağı gibi kentin en önemli kültü olan Argaios ve zirvesindeki tanrı, Roma propagandası kapsamında imparatorluk kültü ile bütünleştirilmiştir. Ancak Kayseri Arkeoloji Müzesi 77/666 katalog nolu sikke, imparator heykellerinin zirvedeki tanrıya benzer yapılmadığını, tanrısallaştırılmış imparator heykellerine benzer ikonografide yapıldığını göstermektedir.

Antik kaynaklar ve arkeolojik buluntular ışığında, bölgede Perslerin ateş tapınımının uzun bir dönem bulunduğu ve bölge için önemli olduğu bilinmektedir. Bu tapınımın zamanla Roma Mithras tapımına dönüşmesi muhtemel gözükmektedir. Kanıtlar bölgede Mithras’a tapınımın olduğunu kanıtlamaktadır. Caesarea sikkeleri sınır bölgesindeki garnizonların para ihtiyacını karşılamıştır. Mithras’ın Roma askerleri arasındaki yayılımını geniş olduğu bilinmektedir. Birçok yerde Mithras, Helios ile birlikte senkretik yapıya sahip olmuştur. Bu da zirvedeki güneş tanrısının Mithras ile ilişkili olabileceğini göstermektedir.  Dağın sıklıkla yıldız ve hilal gibi göksel simgelerle betimlenmesi de, bu durumu desteklemektedir.

Argaios’un zirvesinde bulunan tanrı; Zeus, Helios, Mithras, dağın geniusu ve tanrısallaştırılmış imparator olarak düşünülmüştür. İkonografik açıdan tanrının bir güneş tanrısı olduğu açıktır ve Helios betimlerine uymaktadır. Argaios’un ilk başta Zeus ile bağlantılı olduğu Kappadokia Krallığı sikkelerinde, agalma ve gemma betimlerinde açıktır. Ancak Roma döneminde zirvede Zeus’un betimlenmesi yerine, bir güneş tanrısı tercih edilmiştir. Bölgede Apollon kültünün de oldukça eski olduğu bilinmektedir. Sikke betimlerinden Helios ve Apollon’un özdeşleşmiş bir yapı sergilemesinden, Helios’un kökenleri Apollon’ a dayanması olasıdır. Bölgede Yunan kültüründen ziyade, geçmişten gelen Pers kültürünün daha etkili olması, bu tanrının Mithras ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Argaios’un zirvesindeki tanrının göksel sembollerle birlikte kullanımı onun göksel olaylara hükmettiğini göstermektedir. İlerleyen dönemlerde, Argaios’a tapınım hakkında özellikle Pers dönemine ait elde edeceğimiz bilgiler, konunun aydınlatılması açısından oldukça önemli olacaktır.


 *Doç Dr. Ayşe Fatma EROL, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi;  Begümay AKBAŞ, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi.

Kayseri Arkeoloji Müze Müdürlüğü’ne, konuyla ilgili sikke örnekleri üzerinde çalışma izni ve desteği verdikleri için teşekkür ederiz

 

KAYNAKÇA

ABRAMZON, MikhailG.(2003); “TheGerzeulhoard of coins of Caesarea of Cappadocia (in theMuseum of Abkhazia)”,Revuenumismatique, 6 (159).

BAYDUR,Nezahat. (1970); Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Araştırmalar, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.

BAYDUR,Nezahat (1994); Anadolu’daki Kutsal Dağlar ve Dağ-Tanrılar,İstanbul,Graphis Yayınları.

BASILIUS; EpistolaeGraecae. (Web) https://books.google.at/books?id=Qyk8AAAAcAAJ&printsec=frontcover&hl=de&source=gbs_ge_summary_r&cad=0#v=onepage&q&f=false

BİTTEL, Kurt (1956); “Kappadokia’da Bulunan Bir Ateş Sunağı”, Türk Arkeoloji Dergisi VI-2.

BLAND, Roger (1991); “Thelastcoinage of Caesarea in Cappadocia”,Ermanno A Arslan StudiaDicata, Glaux 7.

BOSSERT, HelmuthT. (1954); “DashethitischeFelsreliefbeiHanyeri (Gezbeli)”,Orientalia NS, 23.

BURRELL, Barbara (2004);NeokoroiGreekCitiesand Roman Emperors, Leiden-Boston,Brill.

COOK, Arthur B. (1925); Zeus A Study in Ancient Religion Volume II, Cambridge, at theUniversityPress.

CUMONT, Franz (1903);The Mysteries of Mithra (Çev. Thomas J. McCormack),  London,Kegan Paul, Trench, Trübner&Co. Ltd.

ELİADE, Mircea (2003); Dinler Tarihine Giriş (Çev. L. Arslan). İstanbul,Kabalcı Yayınevi.

ERGİN, Gürkan (2009); Anadolu’da Roma Hakimiyeti: İsyanlar, Tepkiler ve Huzursuzluklar,Asia Eyaletinin Kuruluşu’ndan (MÖ 129) Iustinianus Döneminin Sonuna Kadar (MS 565),  Doktora Tezi, İstanbul üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

EROL, Ayşe F.,ŞENYURT Süleyman Yücel (2011); “A Terracotta Mask of MithrasFound at Camihöyük-Avanos, CappodociaProviding New Evidence on theMithraicCultandRitualPractices in Anatolia”, TÜBA-AR 14.

EVANS, Arthur (1935); ThePalace of Minos at Knossos, London,MacmillanandCompany.

GÜLER, Oğuz (1995); Antik Çağ İkonografisinde Erciyes, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

GÜNBATTI, Cahit (2017); Kültepe-Kaniş Anadolu’da İlk Yazı, İlk Belgeler, Kayseri, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları.

GÜRAN, Seda (2010); Küçük Asya’da Mithras Kültü, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul.

HAKMAN, Meral (2014),Kappadokia’da Zeus Kültü, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

HOWGEGO, Christopher(2013); Sikkeler Işığında Eski Çağ Tarihi, (Çev. O. Tekin). İstanbul, Homer Kitabevi.

HOWGEGO, Christopher (1985);GreekİmperialCountermarks, London,RoyalNumismaticSociety Special Publication no.17.

KARWİESE, Stefan (2004); Antik Nümizmatiğe Giriş (Hazırlayan Nezih Başgelen), İstanbul, Arkeoloji Sanat Yayınları.

KAYA, Mehmet A.(2003);“Anadolu’daki Roma Garnizonları”, Tarih İncelemeleri Dergisi XVIII-2.

KİNNEİR, John M.(1818);Voyage dans l’AsieMineure, l’Armenie et le Kourdistan dans lesannees 1813 et 1814, ed. Narcisse Perrin, Paris, Gide fils.

KIZIL, Hayreddin (2013); “Mitra’danMithras’ınSırları’naMitraizm’in Kuruluş Serüveni”Ekev Akademi Dergisi 55.

MATERN, Petra (2002);Heliosund Sol, İstanbul, Ege Yayınları.

O’Grady, Sally A. (2015);ThePublic Image of theLaterSeverans: Caracallato Alexander Severus, Yüksek Lisans tezi, TheUniversity of Queensland, Australia.

ÖZGAN, Ramazan (2013), Roma Portre Sanatı I, İstanbul, Ege Yayınları.

WEİß, Peter  (1985); “Argaios / ErciyasDagt — HeiligerBergKappadokiens, MonumenteundIkonographie”, JahrbuchfürNumismatikundGeldgeschichte, XXXV.

WROTH, Warwick W. (1911); Catalogue of theGreekcoins of Galatia, Cappadocia, andSyria. London,TheTrustees.

POWELL,Barry B. (2018);Klasik Mitoloji(Çev. S.O. Çavuş), İstanbul, Bilge Yayınevi.

ROWAN, Clare (2009); “BecomingJupiter: Severus Alexander, TheTemple of JupiterUltor, andJovianİconography on Roman ImperialCoinage”, AJN Second Series 21.

SANCAKTAR, Hacer (2016);ArykandaAkropolisi Kutsal Alanları ve Kültleri, Doktora Tezi, Akdeniz Üniversitesi, Antalya.

SOZOMENUS (1846); EcclesiasticalHistory: A history of theChurch in Nine Books, from A. D. 324 to A. D. 440, London, SamuelBagsterandSons.

SYDENHAM, Edward A. (1978);TheCoinage of Caesarea in Cappadocia, New York,AtticBooks.

STRABON(1987); Coğrafya Anadolu (Çev. A.Pekman), İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

TEKİN, Oğuz (1998); “MÖ IV.-MS VI. Yüzyıllar: Helenistik Çağ ve Roma İmparatorluk Döneminde Kappadokia Krallığı, M. Sözen (Editör),Kappadokia, İstanbul, Ayhan Şehenk Vakfı.

TRUE, Marion, VERMEULE, Cornelius (1974); “Ancient Art in Metal andSemiprecious Stone”, Boston MuseumBulletin, Vol. 72, No. 368.

ULANSEY, David (1998);Mitras Gizlerinin Kökeni (Çev. H. Ovacık), İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

Üzüm, Hamza (2016);Mitra Her Yerde: Mitra Senkretizmi: Mitra’nınGreko-Romen ve Doğu İlahlarıyla Özdeşleştirilmesi, IğdÜniv Sos Bil Der, sayı 10.



[1]Delphi’de bir mermer kabartmada(Viyana: KunsthistorischesMuseum, Antikensammlung, I 184), Seleukos krallığı sikkelerinde (III. SeleukosKeraunos sikkesi:SC 917; Seleukos IV Philopator sikkesi: SC 1331a, Le Rider, Séleucos 80–105; Seleukos IV Philopator: SC 1313.6h, Le Rider, Antioche 189-204, HGC 9, 580e), III. Gordianus’un gümüş sikkelerinde(R.I.C., 303a.) benzer ikonografi bulunur.

[2]Sozomenos, MS. 400 yılında kaleme aldığı Historia Ecclesiastica’da Apollon tapınağından bahseder. İmparator Julianus’un Hristiyanların Zeus Poliuchos ve Apollon Patroos tapınaklarını tahrip etmiş olmaları ve son olarak da Tykhe tapınağını yıkmaları nedeniyle sinirlendiğinden ve ceza olarak kentten Caesarea adını aldığından bahseder (bkz.Sozomenus; V-4).

[3] Antik Yunan’da bir tanrıya adanmış heykel.

[4]CIL III, no 6772: Solem – Soliinvicto - Mythrae - prosalute et incolu-mitate – ChresimiAug (ustorum) n(ostrorum) - dispensatoris – Callimorphusarkar - iuseiusdem -votumsolvit - libensanimo. Türkçe Çevirisi: Callimorphus, Sol Invictus Mithras’a Sol’un bir temsilini adamıştır.

[5] Neokoros, Roma İmparatorluk eyaletlerinin, imparatorluk kültü tapınağına sahip olduklarını belirtmek için kullanılmaktadır ve “tapınak bekçisi” olarak tercüme edilmektedir.

[6] Sonsuza dek imparator!

Yorumlar