İSMET PAŞA'NIN GÖZÜ GİBİ SAKINDIĞI ASKERİ KURTULUŞ SAVAŞIMIZI ANLATIYOR: BÜNYANLI İSMAİL OĞLU HACI SADIK YEŞİLTAŞ


İSMET PAŞA'NIN GÖZÜ GİBİ SAKINDIĞI ASKERİ KURTULUŞ SAVAŞIMIZI ANLATIYOR
BÜNYANLI İSMAİL OĞLU HACI SADIK YEŞİLTAŞ
Sadık Çavuş, 15 yıl askerlik yapmış bir vatan evladıydı. İtalyanlarla, Araplarla Arap Çöllerinde savaştıktan sonra Çanakkale Savaşlarında İsmet Paşa'nın çok kıymet verdiği askerlerden biriydi. Topçu Çavuşu olarak Çanakkale'de İsmet Paşa'nın gözleri önünde düşman muhribinin bacasına isabet ettirdiği top mermileri ile muhribi denizin dibine gömmüştü.
Kurtuluş Savaşımızın her aşamasında yer alan Sadık Çavuş, Sakarya Meydan Muharebesinde kolundan ve belinden ciddi şekilde yaralanmıştır. Hastanede kolunun kesilmesi söz konusuyken İsmet Paşa'nın yoğun ilgisi ve emirleri ile kolu kesilmekten kurtulmuş ve iyileşip tekrar cepheye dönmüştür. İsmet Paşa'nın "Benim Sadık Çavuşum" diyerek "Sadık" kelimesini de kinayeli kullanarak hitap ettiği İsmailoğlu Sadık Çavuş, İsmet İnönü'nün Kayseri'ye geldiği zamanlarda yanına ilk çağırdığı kimselerden biriydi.
Yayınladığımız bu kaset, Sadık Çavuş'un hatıralarının çok az kısmını içermektedir. Ailesi tarafından doldurulmuştur. Kasetteki kayıt az da olsa bu hatıralardan çok dersler çıkarılacağı kanaatindeyiz.
Sadık Çavuş gibi cansiperane bu vatanı savunan bütün ecdadımıza, aziz şehitlerimize, gazilerimize, rahmet ve minnet duygularımızı iletiyoruz. Ruhları şad olsun. (SBA)
Bünyanlı İsmail Oğlu Hacı Sadık Yeşiltaş'ın dilinden Kurtuluş Savaşımız
(Kendi sesinin kaydedildiği kasetten sadeleştirilerek yazıya geçirilmiştir.)
AFYON
Arkadaşlar! Afyon'da düşmanın üzerine hücum ettik ve Afyon'dan düşmanı kovduk. Orada Yunan komutanlarından ve askerlerinden çok esir aldık. Kumandanımızdan bizlere istirahat vermesini istedik. Kumandanımızın adı Koca Vehbi idi. Koca Vehbi, Dumlupınar'a yetişmemiz lazım dedi. Oradan hareket ettik. Gazi Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir Paşalar önden gittiler.
DUMLUPINAR
Dumlupınar'a saat 12'de vardık. Bu paşalar bir araya gelip düşmana nasıl saldıracağımıza karar verdiler. Biz bekliyorduk, toplarımızın başındaydık.
Bu sırada kırmızı maytap atıldı. Bunun manası, topçulara ateş emridir. Toplarımızı ateşledik. Bir saat kadar ateş ettikten sonra, yine bir maytap atıldı, ateşi kestik. Ateş bitince paşalarımız, asker şenlik yapsın diye emir verdiler. O gün şenlik yaptık. Sabah olunca Gazi Mustafa Kemal, askeri toplayıp bir konuşma yaptı. Dedi ki: "Allah'ı analım. Saniyesiz evlatlar sayesinde, saniyesiz çobanlar sayesinde düşmanı perişan ettik."
Orada düşmanın birçok makinalı tüfeği, çeşitli silahları, 104 tane de topu ele geçirildi.
UŞAK
Oradan Uşak yönüne doğru harekete geçtik. Uşak'ta tel örgülerin içinde üç bine yakın Türk esiri bulundurduklarını ve Uşak'tan kaçarken bunları götürdüklerini öğrendik. Aynı tel örgülere biz 24 bin Yunan esiri doldurduk. Uşak'ta 250 Yunan zabitanı (subayı) ile birlikte, Yunan komutanlarından Trikopis'i esir aldık. Trikopis'i getirdiler. Uşak'tan bir taksi aştı geldi. Üzerinde Türk Bayrağı vardı. İçinden Mustafa Kemal Paşa indi. Paşayı Trikopis tanıdı, hemen ayağa kalktı. Belinden kılıcını çıkarttı, başındaki şapkayı eline aldı. Gazi, yanına gelip kılıncını geri verdi, şapkasını giydirdi. Trikopis'e dedi ki: "Hani sen Anadolu'yu zaptedip Ankara'yı alacaktın. Kayseri'de de çayını içecektin. Şimdi seni 250 zabitanınla Kayseri'ye göndereyim de Talas'ta çayını iç" dedi. Trikopis, başını öne yıktı, sesini çıkartmadı.
TURGUTLU
Biz Uşak'tan sonra Turgutlu Kasabasına vardık. Turgutlu'da Yunanlılar bir şey bırakmamışlar, her tarafı tarumar etmişler. Orada İzmir yönünden getirilen 17 bin Yunan esiriyle karşılaştım. Muhafızlar, esirlerin bir kısmının kaçmaya teçebbüs ettiklerini anlattı. Yol boyunca muhafızların anlattıkları esirleren bir kısmının cesetlerini gördük.
İZMİR
İzmir'e bir arabanın üzerinde girdim. (Arabadan kastedilen atlı arabadır.) Üç tane Yunan, bir cadde aralığından ateş edip kaçtılar. Arabadan inip peşlerine koştum. Yanımda da bir Kürdoğlu vardı. Bu üçünü bir eve girerken yakalayıp süngüledim. Evin içine girdim, mahzen gibi yerde olduklarını sezinleyip "bomba varıyor" diye bağırdım. O zaman yedi tane Yunan Kazağı (askeri) dışarı çıktı. İki kişi olduğumuzu anlayınca harekete geçtiler. Orada yedisini de süngüledik.
Tekrar arabaların yanına vardık. Kondonboyu'na giderken arabalarımız hep ağaç dingilli olduğu için dingilleri kırılıyordu. O sırada bulunduğumuz yer bir Ermeni Mahallesi imiş. Yanımdaki Kürt neferim, bir başıbozuğu aldı getirdi yanıma. Başıbozuk bana: "Efendi, Ermeniler beni yatırdı kesiyordu, dinlerine dönmemi istediler. Canımı kurtarmak için dinlerine döndüğümü söyledim. İçerim sağlam. Beni bu hale getiren Ermeniler şurada." deyip beni bir binaya götürdü. Binaya yaklaşırken üzerimize bomba attılar. Orada yaralandım. Ermenilerden biri ölmediğimizi görünce bizi öldürmeye gelmiş. Yaralı yaralı onunla mücadeleye girdim. Bir türlü yıkamadım. Kaçıyor gibi yapıp döşünden süngüledim. Ateşe maruz kaldık. Bir süre sonra bir de baktım ki başımızda bir Türk Polisi duruyor. "Kardeşlerim sizi burdan götüreceğim" dedi. Bizi kaldırdı. Kürdoğlu, Başıbozuk, ben üçümüz yaralı yaralı yola dizildik. Baktık ki İzmir tamamen ateşler içinde. Gavurlar çekilirken İzmir'i ateşe vermişler.
Arabaların yanına vardık. Hayvanları bıraktırdım. Menemen tarafından bir taksi geldi. İçerisinden İsmet Paşa indi.
İsmet Paşa bana:
-Başçavuş evladım, burada mısın, dedi.
-Buradayım paşam dedim.
-Bu kafirler, İzmir yanıyor diye Karşıyaka'ya çekiliyorlar. Yolu işgal etmişler, yolu açtırıver dedi.
Emir verdim, yolu açtırdım.
Bu benden size bir hatıra olsun. Vatanım, milletim, ırzım namusum için, Allah için göğsümü gerdim, vatanım için savaştım.
(İsmail oğlu Sadık Çavuş)

Yazan: Seyit Burhanettin AKBAŞ

Yorumlar

  1. daha zengin eser beklerdim ama sanırım imkanlar buna elverdi....tebrikler :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder